Duyguların Heyecan Titreşimleri “Dans”
Aydın Ihlamur Kız Öğrenci Yurdu olarak öğrencilerimizin ders dışındaki vakitlerini stresten uzak onları mutlu edecek şekilde sosyal aktivitelerle dolu geçirmelerine yönelik faaliyetlerimiz kapsamında Aydın daki bazı dans kursları ile protokol imzalanmış v
Aydın Ihlamur Kız Öğrenci Yurdu olarak öğrencilerimizin ders dışındaki vakitlerini stresten uzak onları mutlu edecek şekilde sosyal aktivitelerle dolu geçirmelerine yönelik faaliyetlerimiz kapsamında Aydın daki bazı dans kursları ile protokol imzalanmış ve öğrencilerimizin indirimli eğitim almalarına olanak sağlanmıştır.
Dans etmek bir müzik eşliğinde, vücut hareketleriyle duyguları ifade etmeye imkân veren sanattır.
Dans, el-kol hareketleri ile adımlardan oluşan ahenkli hareketler dizisidir. Tek başına veya birkaç kişiyle, açık havada veya sahnede; şarkı söyleyerek veya el çırparak, yahut çalgı çalarak; yani tempo veya müzikle birlikte oynanabilir. Dans her türlü uygarlıktan önce doğmuştur: insanlar duygularını sözle anlatmanın öncesinde dans etmişlerdir.
Ritim ve Dua
İlkel insana göre ritim bir çeşit dildi. Günlük yaşamları, avcılık, yabani hayvanlarla mücadele, savaş, hasat, iklim, mevsimler, hayat, ölüm, sevinç, keder… neredeyse hepsi danslarla ifade edilirdi.
Yaşamın bir yansıması olan dans zamanla büyülü bir dualite haline geldi. İnsanlık gök cisimlerine, taptığı ilâhi güçlere dansla seslendi. Savaş dansları, erişkinliğe girme töreninde yapılan danslar, kutsal danslar veya cenaze dansları, yavaş yavaş, adımlar belirlenerek düzene sokuldu: böylece, ilkel ritimlerden müzik doğdu.
Kaideliler, Mezopotamyahlar, Mısırlılar dans ederlerdi. İbranîler Tanrı’yı danslarla kutlar; Yunanlılar tanrılarını danslarla kutsarlardı. “Romalılar ise sirk oyunlarını dansa yeğ tuttular. Hindistan ve Çin’de dans, çok eskiden beri bilinirdi. İlkçağ “freskleri ve kabartmaları o çağların danslı törenlerini canlandıracak niteliktedir. Bunun gibi, Kara “Afrika’da ve Büyük Okyanus adalarında, ritimler ve danslar, bugüne kadar kutsal niteliğini koruyagelmiştir.
“Ortaçağ’da, Avrupa’da dans, din törenlerinde yapılan geçitlere ve katedrallerin avlusunda oynanan orta-oyunlarına eşlik ediyordu.
Vaisten Jerke
Batıda, XIII. yy .dan itibaren saraylarda oynanan ve Ortaçağ bayramlarından kalma eşli dans (o zamanlar «salon» dansı veya «sosyete» dansı denirdi), bugün bildiğimizden oldukça başkaydı: dans edenler birbirinden uzak durur, ancak elleriyle birbirine dokunurlardı.
XVI. yy .da volta ortaya çıktı. XVIII. yy.da Avusturya’dan gelen Viyana vahi voltanın bir türüydü. Valsin de çeşitli biçimleri vardı; sözgelimi duraklı vals XIX. yy.da Amerika’da Boston dansı’na kaynak oldu. Bu dönemde birçok dans, halk arasında büyük rağbet gördü: mazurka, polka, kadril ve halk eğlencelerinde, akordiyon eşliğinde oynanan Cava dansı.
Aynı zamanda, «gece kulüplerinde» oynanan, bazen bir oyundan alınıp uyarlanan birçok dans icat edildi: tango, fokstrot, samba, çarliston, rumba, bugi-vugi v.b.
İki savaş arasında Avrupa, Amerikan “sinemasının müzikli komedileri yarattığı «monden danslar»ı keş-Eetti: o zamanın en ünlü dansçıları, step dansında usta olan Fred Astaire ile partönerleri Judy Garland ve Ginger Rogers, bir de Gene Kelly idi.
1950 ve 1960 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri’nde doğan rock and roll (sallan ve yuvarlan), twist, surf ve jerk dansları hızla Avrupa’ya yayıldı. O zaman yeniden grup dansları moda oldu ve slow gibi eşli dansların yerini aldı. Ritmi her tür çeşitlemeye imkân veren caz, bugünün müziğini doğrudan doğruya etkilemektedir.